Almanya’nın Ulm kentinde, 7 Aralık’ta dönüşü olmayan ALS hastalığı nedeniyle yaşamını yitiren Ayten Türkoğlu yoldaş için 7 Nisan Pazar günü anma etkinliği düzenlendi. Ayten yoldaşın ideallerine bağlı kalınacağı sözü verilerek “Daima bizimlesin, daima seninleyiz” denildi.
Anma etkinliğinde AGİF’e bağlı Ulm AJK e.V (İşçi Gençlik Kültür Derneği) adına yapılan açılış konuşmasında, bir dönem derneğin üyesi olan Ayten yoldaşı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadıkları ve ideallerine bağlı kalacakları belirtildi ve “anısı önünde saygıyla eğiliyoruz” vurgusu yapıldı.
Saygı duruşunun ardından Ayten Türkoğlu yoldaşın yaşamından kesitlerin ve kendisiyle yapılan röportajların aktarıldığı sinevizyon gösteriminde duygulu anlar yaşandı.
“AYTEN YOLDAŞI YİTİRMENİN DERİN ÜZÜNTÜSÜ İÇERİSİNDEYİZ”
Anma etkinliğinde SKB adına yapılan konuşmada, “Uzun bir dönem SKB üyesi olan ve uzun bir dönem AGİF’e bağlı AJK e.V üyesi olan ve yine geçmiş tutsaklar çalışması yürüten Ayten yoldaşı yitirmenin üzüntü içerisindeyiz.” denildi.
Türkoğlu yoldaşın sağlığıyla ilgili detaylı bilgiler veren SKB temsilcisi, “Dönüşü olmayan bir kas erimesi, iç organlarının erimesi ve yaşamıyla son bulan bir hastalık illetine kapılmıştı. Büyük bir üzüntü ve iyileşme azmi içerisindeydi. Münih’te yaşadığı, sonrasında Ulm’e taşındığı dönem içerisinde, partiden, SKB’den kimi yoldaşları, AGİF’e bağlı AJK e.V derneği ve TSP’den kimi yoldaşları ziyaret ederek yalnız bırakmadı.” diye belirtti.
SKB temsilcisi konuşmasının devamında şunları söyledi:
“AĞIR SAĞLIK SORUNLARI YAŞARKEN BİLE PARTİSİNDEN, KUTSİYE’DEN, YOLDAŞLARINDAN BAHSEDİYORDU”
Fiziksel acılarına, gün gün eriyor oluşuna rağmen bıkmaksızın partisinden, mücadeleden, Kutsiye’den, yoldaşlarından bahsetmeye devam etti. Yoldaşları ile her karşılaştığında adeta acılarını unuttu, mücadeleye dair gündemleri, olup bitenleri sordu. Ziyarete her gittiğimizde televizyonda ALS hastalığını araştıran bir doktorun videolarını izlerken bulurduk. Umutluydu. Hastalıkları ile boğuştuğu anda yetemediğimiz, çözemediğimiz anlar oldu belki, destek arayışlarımızı, yoldaşlığımızı eksik etmedik. Ancak son dönemde yakından ilgilenemediğimiz için yoldaşlarına sitemini biliyoruz, üzgünüz.
“Yaşama isteği, sevinci yüksekti. Her ziyaretimizde nasıl eridiğini gördük. Önce bir eli ve parmakları eridi. Sonra ayaklarında da erimeler başladığından arabayı kullanamaz hale geldi. Dışarıya her baktığında ağaçları, kuşları, gökyüzüne olan özlemini hele de partisi ile yıllarca kopan ilişkisine yanar ve kendisine kızardı. Hâlâ yapabileceği çok şeyin olduğunu söyler kahrederdi. Balkona yürüyemeyecek hale geldiğinde, yatağının yanındaki camı kullanmaya başlamıştı. Artık ev içinde de yürüyemez, ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmiş, tekerlekli sandalye kullanmaya başlamıştı.
“MÜNİH 1 MAYISI’NA GÖTÜRDÜĞÜMÜZDE ÇOCUKLAR GİBİ MUTLU OLDU”
“Artık eski arkadaşlarının, sınırlı da olsa yoldaşların desteği yerine profesyonel destek ihtiyacı gerekliydi. Evinde dönüşümlü hemşireler kalmaya başlamış, her türlü ihtiyaçları için bakım işleri yapılmaya başlanmıştı. Eve girildiğinde gün gün eriyen Ayten yoldaş yüzünden gülümsemesini ve sevgisini asla eksik etmezdi. 1 Mayıs’ı bir daha göremez diye yoldaşları Münih’teki 1 Mayıs’a götürdüğünde çocuklar gibi mutluydu. Yılbaşını bir daha göremez diye yoldaşları yılbaşını yanında geçirdiğinde yılbaşını şarkı söyleyerek, çiftetellilerle eğlenerek geçirmişti. G20 zirvesine gelen genç yoldaşları, Ayten yoldaşı ziyaret ettiğinde heyecanla gençlerle geçirdiği saatleri anlatırdı. Belli aralıklarla politik sürecin, partinin neler yaptığını anlattığımız, bazı materyalleri okuduğumuz anlarda mutluluk yüzünden hiç düşmez, merakla sorular sorardı. Yanında ‘birkaç gün kalan yoldaşına, yanımda kalmana hem seviniyorum, hem de mücadeleden sizi alıkoyuyorum’ diyebilecek kadar bencillikten uzak üzülürdü.
“Yaşam öyküsünü kendisine sorduğumuzda, parça parça belli kesitlerini anlattı. Sesini kaydettik, videolar çektik, notlar aldık.
AYTEN YOLDAŞIN KENDİ DİLİNDEN YAŞAM ÖYKÜSÜ
“İşte kendi dilinden Ayten yoldaşın kendisini anlattığı kısa yaşam öyküsü.
‘1954 doğumluyum ama gerçek tarih 1957 olabilir. İzmir’de doğdum. Ama sonra Kayseri ve Nazilli’ye gittik. Kayseri’deki köy yaşamını hep çok özlüyorum. Annem pamuk toplamaya, ev temizliğine gittiğinde yardım ederdim. Babam inşaat işçisiydi. Sokakta demir, çivi toplardı. İzmir Tepecik’te çocukken cep harçlığım için incir firmasında ve tütün firmasında çalıştım. Yıllar sonra Almanya’ya Münih’e göç ettik. Almanya’da da temizlik işleri ve yaşlı bakım işleri başta olmak üzere uzun yıllar çalıştım, işçilik yaptım. İki oğlum oldu. İkinci oğlum engelli doğmuştu. Çocuğumu elimden almak istediler. Mücadele ettim. Taner’in velayetini almak için tüm işlemleri yaptıklarını anladığımda dünya başıma çöktü. Çocuğumu vermemek için elimden gelen tüm yollara başvurdum ve kazandım. Devrimci olmam tamamen tesadüftür. Kültürel çalışmalara katılmak için gittiğim birkaç örgütün olduğu Münih’teki bir kültür kurumunda tanıdım devrimcileri. Münih’te yaşayan bir yoldaş bu kurumda örgütledi beni. Mükemmel bir dönemdi, cahillikten çıktığım bir süreçti. Öncellerden partimle tanıştığım yıl 1992’iydi. Gençlerin buluştuğu yer, kültür faaliyeti yürüttüğü dernekte arkadaş, oranın temizliğini yapıyordu. Ben hep içimde bir boşluk var derdim. Adını koyamadığım boşluktu. Devrimcilik benim çocukluğumdan beri içimde varmış. Birinin ihtiyacını gördüğümde utanırdım, bakamazdım sanki ben yapmışım gibi. Bir arkadaş geldi senin dediğin gibi insanlığı önemseyen insanlar var dedi ve öylelikle devrimcilerle tanıştım. Beni örgütleyen yoldaştan kopmadım. Bu yoldaş Ulm’deki yoldaşlara beni bildirmiş. Ulm ve Nürnberg’den bir kadın bir erkek iki yoldaş geldi beni gördüler. Benim yeşerdiğim yer Ulm. Ulm’e bağlı oldum. Yeşerdiğin yere gelmek, buralarda olası ölmek tuhaf, böyle bir tesadüf yok herhalde.
“PARTİLİ OLMAK KADAR GÜZEL BİR ŞEY YOK”
“Yoldaşlarla hep omuz omuza verdik. Kızıl kayalar kitabından çok etkilendim. Kutsiye gibi kitapla bütünleştim ben de. Okuduklarım ve yoldaşların bana ilk verdiği kitaplar arasında Fabrika, Tütün, Dipten gelen dalga, Paris düşerken, Seni halk adına ölüme mahkum ediyorum, kitapları vardı. Münih’te eylemlere katılıyor, o dönemki örgütümü temsil ediyordum. Münih’te pankartımız yoktu. Ulm’deki yoldaşların yaptığı pankartı kamulaştırmıştım. 1994 yılı olabilir, Münih’te belki de ilk kez 4 ustanın Marks, Engels, Lenin ve Stalin’in oraklı çekiçli resimlerini, ilk ben yaptırmıştım. Partimle tanışmak, partili olmak kadar güzel bir şey yok, yıllarca kopan günlerim benim için büyük bir kayıptı.
KUTSİYE BOZOKLAR YOLDAŞIN BAKIMINI ÜSTLENDİ
“Ayten yoldaş, 1973 Yılında İstanbul’da polisler tarafından vurulan yazar, şair, sosyalist aydın Kutsiye Bozoklar yoldaşın bakımını üstlendi. O dönemleri, Kutsiye’yi şöyle anlatıyordu. ‘Büyük oğlum daha küçüktü. Hem acılı, hem güzel günlerdi. Kutsiye’nin arkadaşlarının gelip çıktığı bir günde, eve polisler baskın düzenledi. Beynime kan hücum etmişti. Susmadım, Kutsiye kaş göz işareti yaparak sakin ol diyordu. Ananın duruşu bambaşkaydı. Tansiyon 22 olmasına rağmen polisler karşısında dimdikti. Kitaplardan Seçenek vardı benim dedim. Engelliler derneğinden arkadaşa misafir geldim dedim. Tüm kitaplar benim Kızılay’dan sahaftan satın aldım getirdim dedim. Seçenek dışarıda, Kızılay’da sahafta satılmaz dediler. Kitabı vermem desem de alıp çıktılar. Polisler pasaportumun günü bitmiş dediler. Altı ay kaldım Kutsiye’nin yanında. Önceleri çekimserdim. Sonra açıldım. Kutsiye’nin ve arkadaşlarının verdiği güven vardı. Modern, elektrikli, kahverengi bir tekerlekli sandalye vardı, 180 markı yan yana getiremedim diye içim yanmıştı. Geçen ona benzer arabayı getirdiler içim burkuldu, Kutsiye’ye aynısından alamamıştım. Hep eşya gönderiyordum. Bayram Namaz yoldaşa gönderince her şey yerine ulaşıyordu. Yatak yollamıştım yaralarının değmeyeceği oyuklar vardı, yatakta yaraları temas etmesin açılmasın diye. Tekerlekli sandalye götürmüştüm, bir kere kullanamadı. Önü masalı olanı buldum, önüne kitabını, suyunu koyuyordu.”
“Dinlediğiniz gibi o günlerde Kutsiye’ye sonrasında ise yoldaşlarıyla, partisiyle paylaşmaktan, düşünmekten vazgeçmedi. İşçilerin, emekçilerin, kadınların sorunlarını dert etti.
“TUTSAKLARA DESTEK YAPMAYANLARI ELEŞTİRİYORDU”
“Yoldaş sevgisini hissettirdi, evini devrimci olanlara daima açtı. Devrimci görevlerden geri durmadı. Her türlü fedakarlığa hazırdı. Hasta yatağında deprem bölgesindeki insanlarla dayanışma isteği çok güçlüydü. Kanser olan bir kadın yoldaş ile maddi dayanışma için elinden geleni yaptı. Komünistlerin özveri kampanyasına hiç söylemeden hazır bekler, katkısını hiç aksatmazdı. Ulm’e gelerek tutsaklar çalışması yapıyor, önemli katkılar sunuyordu. Tutsaklar için maddi manevi arayışları oldu. Yürekten, canı gönülden yapıyordu, tutsaklara destek yapmayanları eleştiriyordu.
“Ayten yoldaş, SKB Ulm’ün kadın toplantılarına bir dönem düzenli katıldı, SKB aidatını istemeden ödeyen kadılardandı. Sınırlı anda AVEG-KON kongresine katıldığı, ortamlarımızı paylaştığı anlar oldu.
“ONU BİR YOLDAŞ, PARTİLİ OLARAK YİTİRDİK”
“Onu bir yoldaş, partili olarak yitirdik. Ayten yoldaşın devrimci mücadeleye, partiye olan katkılarını unutmayacağız.
En son Ulm’de kaldığı evde oksijen değerleri düştüğü için boğazında delik açılması zorunlu olan ameliyat için hastaneye gittiğinde, sesini zorla çıkartarak yoldaşlara çok selamlar, sizleri seviyorum demişti. Sanki son kez bakıyor gibi baktı ve öyle de oldu.
“Ölümünü maalesef ki çok geç öğrendik. Ayten yoldaş son hallerinin kimse tarafından görülmesini istemediğini, cenazesine akrabaları, yoldaşları dahil kimseye haber verilmesini istemediğini belirttiği için ailesi de biz yoldaşlarına iletmemiş oldu, biz de aileye ulaşmaya çalışsak da maalesef geç öğrenmiş olduk.
“Hani memleketten ilk geldiğinizde size kapısını açan, dayanışma sergileyen, soran, arayanlar olduğunda mutlusunuz ya, işte Ayten yoldaş da Ulm’de kaldığı, son hastaneye yattığı anda yoldaşlarını yanında daha fazla görmek istedi. Uzun yıllar hastalığının ilerlediği aşamalarda yalnız bırakmadık. Ulm’de de hastane ziyareti yapan, yemek yapıp getiren yoldaşlarımız oldu, dışardan biz yoldaşlar belli aralıklarla gidip, geldik, yanında kaldık ancak yeterli olmadı. Son aylarını ağır geçirdiği günlerinde istenilen dayanışmayı sergileyemedik, üzgünüz. Bütün bunlardan hepimizin çıkaracağı dersler var ve olmalı.
“Devrime olan emeklerini unutmayacağız.
“Ayten Türkoğlu yoldaş, daima bizimle, daima seninleyiz.”
“ANNEM YOLDAŞLARINA SONUNA KADAR BAĞLI KALDI”
SKB temsilcisinin yaptığı konuşmanın ardından oğlu Taner, annesiyle olan anılarından kesitler aktardı. Taner, “Annem yoldaşlarına bağlıydı, inançlarını sonuna kadar korudu. Benim için yaşamından büyük fedakarlıklar yaptı. Annemin eksikliğini yüreğimin derinliklerinde hissediyorum” dedi.
Taner’in duygu yüklü konuşması, annesine olan sevgisi ve bağlılığı, katılımcılarda duygulu anlar yaşattı.
TSP: AYTEN YOLDAŞIN İDEALLERİNİ MUTLAKA GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ
TSP adına yapılan konuşmada güçlü partililik bilincine ve yoldaşlık ilişkilerine sahip bir yoldaş olan Ayten Türkoğlu’nun bayrağı geride devrettiği, o bayrağı yoldaşları olarak daima taşıyacakları, onun ideallerini mutlaka gerçekleştirileceği vurgulandı. Kapitalist sistemin kuşatması altında yoldaşlık, paylaşımcılık, dayanışmacılık gibi özelliklerin onda örnek bir nitelikte olduğu belirtilerek, “yoldaşlarını her gördüğünde mücadeleyi, gelişmeleri sorması, gençliğin çalışmasını dinlediğinde duyduğu mutluluk, devrime ve partiye bağlılığını ve yoldaş sevgisinin güçlülüğünü gösteriyordu” denildi.
Anma etkinliği, katılımcıların duygu ve düşüncelerini paylaşmasının ardında alkışlarla bitirildi.