Türk devletinin hapishanelerde tutsakların temel hak ve özgürlüklerini sistematik olarak ortadan kaldırdığı uygulamalardan biri de tecrit sistemidir.
Türk devleti, Şubat 1999’dan beri İmralı Adası’ında esir tuttuğu Kürt Halk Önderi Öcalan’a 25 yıldır sistematik olarak tecrit uygulamaktadır. Öcalan ve 2009’da aynı adaya nakledilen diğer 3 tutsaktan 25 Mart 2021 tarihinden beri hiçbir haber alınamamaktadır. Avukat ve aile görüşleri telefonlaşma, mektup, fax gönderme gibi haklarından tamamen mahrum bırakılmaktadırlar. Bu uygulama, faşist Türk devletinin Kürt halkına yönelik sömürgeci savaş ve imha politikasının bir parçasıdır.
Faşist Saray rejiminin hapishanelerde esir tuttuğu PKK ve PAJK’lı tutsaklar, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle 27 Kasım 2023’ten bu yana açlık grevindeler. Yaklaşık 100 hapishaneye yayılan açlık grevi eylemine yüzlerce tutsak katılmış durumdadır. Tutsakların haklı ve meşru talepleri bir an önce kabul edilmeli ve tecride son verilmelidir.
Türk devleti, İmralı tecrit sistemini giderek diğer hapishanelerdeki politik tutsaklara karşı yaygınlaştırmaktadır. F Tipi tecrit hapishanelerinin yanı sıra, son yıllarda yapılan S ve Y Tipi tecrit hapishanelerinde politik tutsaklar mutlak tecride tabii tutulmaktadır. Tecrit uygulaması sadece ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen tutsaklara değil, yeni tutuklananlara da uygulanmaktadır. Tecritte tutulan tutsaklar günün 23 saatini tek kişilik hücrede geçirmekte ve sadece 1 saat havalandırmaya çıkarılmaktadır.
Tecrit, sistematik bir işkence yöntemidir ve insanlık suçudur. Türk devleti, tecrit saldırısı ile tutsakların dış dünya ile tüm bağlarını kopararak yalnızlaştırarak iradelerini kırmayı, umutsuzluğa itmeyi ve ideallerinden vazgeçirmeyi hedeflemektedir. Ancak bunda başarılı olamadı ve olamayacaktır. 25 yıldır ne Öcalan’ın ne de tecritte tuttuğu diğer politik tutsakların iradesini kırabilmiştir.
Faşist Türk devletinin gerek tecrit ve gerekse de hasta tutsaklara yönelik izlediği politika, rehin aldığı politik tutsakları içerde öldürme politikasıdır. Tutsaklara yönelik tecrit, fiziki ve psikolojik işkence, infaz yakmalar, tahliyelerin engellenmesi ve bir dizi hak gasplarıyla tutsakları öldürmeyi hedeflerken, dışarda da yasaklarla, saldırı, gözaltı ve tutuklamalarla tecridi yaygınlaştırmaya ve tüm toplumu tecrit altına alarak, faşist diktatörlüğe karşı mücadele yürüten devrimcilere, yurtseverlere, kadınlara, gençlere, LGBTİ+’lara gözdağı vermeye ve mücadelen vazgeçirmeye çalışmaktadır.
Türkiye hapishanelerinde hasta tutsaklar ölüme terk ediliyor!
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) tespitlerine göre Türkiye hapishanelerinde 651’i ağır olmak üzere, 1517 hasta tutsak bulunmaktadır. Kanser, kalp, akciğer hastalıkları veya başka kronikleşmiş hastalıkları olan 1500’ü aşkın tutsağın bir kısmı yaşlı ve yaşamını tek başına devam ettiremeyecek durumda olmasına rağmen ısrarla hapishanelerde tutulmaktadır. Hasta tutsakların tedavileri engellenmekte ve tahliye edilmeyerek ölüme terkedilmektedirler.
Adalet Bakanlığı 02.01.2023 tarihinde bir genelge yayınlayarak, sürekli hastalık, sakatlık ve yaşlanma sebebi ile kişilerin cezalarının hafifletilmesi veya kaldırılmasına dair getirdiği kriterler bugüne kadar 2 Temmuz 1993’te 33 aydının diri diri yakılarak katledildiği Sivas katliamının sorumluları, yine 90’lı yıllarda yüzlerce insanı işkence ile katledip elleri ve ayakları bağlı olarak evlere gömen, insanların kafasına beton çiviler çakan Hizbullah çetesi mensuplarına uygulanmıştır.
Ancak ağır hasta olan devrimci ve yurtsever tutsaklar ise tahliye edilmemektedir. Hapishanelerde yaşamını tek başına devam ettiremeyecek durumda olan yüzlerce ağır hasta tutsağın tahliye edilmemesi; yaşam hakkının ihlalidir.
Hasta tutsakların durumlarından bazı örnekler:
FATMA TOKMAK: Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesinde tutulan Fatma Tokmak kalp hastasıdır, iki kalp kapakçığı yerine yapay kapakçık takılmıştır. Mide ve tansiyon hastasıdır. Tüm vücudunu kaplayan varisleri var.
FATMA ÖZBAY: 2018 Mayıs ayında 3. aşamasında göğüs kanseri teşhisi konulmuş ve aynı ay içerisinde ameliyat edilmiş ve sol göğsü tümden alınmıştır. Ardından 8 seans kemoterapi, 25 gün radyoterapi görmüştür. Bu tedavilerden sonra ilaç tedavisine başlamıştır.
ERGİN AKTAŞ: İstanbul/Metris R Tipi Hapishanesi’nde tutulan Ergin Aktaş’ın iki eli yok. Koah hastası ve yaşamını tek başına idame ettiremiyor. 5 kez Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) “tek başına yaşamını idame ettiremeyeceği” yönünde rapor aldı. Son yıllarda kan kusma boyutuna varan ve günde 10 ilaç kullanarak aylarca tedavi gördüğü tüberküloz hastalığı var. Ayrıca bel ve romatizmal hastalıkları da var.
DELİL BOZKURT: Kanser hastası ve yüzde 80 engelli olan Delil Bozkurt’un hastalığı tüm vücuduna yayılmaya başlamış ve ayakta duracak durumu bile yok. Derhal serbest bırakılmaz ise, hapishanede kısa sürede yaşamını yitirebilir.
FIRAT NEBİOĞLU: Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde tutulan ağır hasta tutsak Fırat Nebioğlu’nun böbrek yetmezliği, ağır görme ve işitme kaybı var. Nebioğlu, felç geçirmiş ve %92 engelli raporuna sahiptir. Nebioğlu’nun ve hayatta kalabilmek için böbrek nakli olması gerekmektedir. Nebioğlu’na nakil için böbrek bulunmuş, 20 Aralık 2022’de Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilmiş, ancak hastane, nakil sonrası hapishane koşullarında yaşamanın Nebioğlu’nun hayatını riske atacağı gerekçesiyle böbrek nakli yapmadan geri göndermiştir.
Türk devletinin hapishanelerindeki hasta tutsaklardan sadece bu 5 örnek bile durumu özetlemektedir. Faşist Türk devleti, devrimci tutsakların sağlığa erişim hakkını gasp ederek, insanlığa karşı suç işlemeye devam etmektedir. İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre; 2022 yılında 78, 2023 yılının ilk 11 ayında ise 43 tutsak hapishanelerde yaşamını yitirdi.
Politik tutsakları sahiplenmek, hasta tutsakların serbest bırakılması ve tecride karşı mücadele, faşizme ve sömürgeciliğe karşı mücadelenin önemli bir parçasıdır. Bundan dolayı alanlarda olmaya, hasta tutsakların derhal serbest bırakılmalarını ve tutsaklara yönelik tecridin kaldırılmasını, İmralı tecrit sistemine derhal son verilmesini haykırmaya devam edeceğiz.
Hasta tutsaklar derhal serbest bırakılsın!
Tecrit insanlık suçudur, kaldırılmalıdır.
Politik tutsaklara özgürlük!