8 Mart 1857’de New York’ta dokuma fabrikasında çalışan 40 bin dokuma işçisi kadının insanlık dışı çalışma koşullarına karşı ve günde 16 saat çalışmalarına rağmen aldıkları sefalet ücretinin artırılmasına karşı greve çıkmışlardı. 40 bin kadın işçinin örgütlediği grev, o zamana kadar en kitlesel kadın eylemlerinden biriydi. Eylemi durdurmak isteyen polis kadın işçilere saldırmış, fabrika patronunun desteğiyle binlerce işçiyi fabrikaya kilitlemişti. Ardından fabrikada çıkartılan yangında içeride kilitli kalan kadın işçilerden 129’u yanarak can vermişti.
Kadın işçiler ödedikleri bu büyük bedellerle günlük çalışma saatlerinin düşürülmesini sağlamıştı.
1910 yılında Kopenhag’da gerçekleştirilen İkinci Enternasyonal’e bağlı Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Clara Zetkin’in önerisiyle Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul edilen 8 Mart, 1911 yılından itibaren kutlanmaktadır.
Kadınlar yüzyıllardır erkeklerle eşit haklara sahip olabilmek ve özgürce bir yaşam için mücadele yürütmektedirler ve bu mücadele kazanımlarla devam etmektedir. Ancak bu kazanımlara rağmen, kadınların eşitlik ve özgürlük sorunu tüm yakıcılığıyla devam etmektedir.
Erkek egemen kapitalist sömürü sisteminden beslenen cinsiyetçi bakış açısı her yerde varlığını sürdürüyor. Kadınlar üzerindeki devlet-erkek baskısına, eşit işe eşit ücret verilmeyişine, kadın katliamlarına, taciz, tecavüz ve şiddetin her türlüsüne karşı mücadele her alanda sürmek zorundadır.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle, kadınların eşit ve özgürce bir yaşam için yürüttükleri mücadelede tutsak düşen ve baskının her türlüsünü ve ağırını yaşayan tutsak kadınların durumuna dikkat çekmek istiyoruz.
Türk devletinin hapishanelerinde yüzlerce hasta kadın tutsak var ve bunlardan 198’i ağır hasta durumda. Örneğin Gülbahar Anaşın (göğüs ve akciğer kanseri), Fatma Toprak (kalp hastası), Özlem Taşdemir (şizofren), Zeynep Avcı (kalp hastası), Diclek Öz (Lenf kanseri), Hatice Duman, Şivakar Ataş, Besra Erol sadece birkaç örnek.
Faşist Türk devleti ağır hasta tutsak kadınları serbest bırakmayarak, tedavilerini engelleyerek ölümü mahkûm etmektedir. Hapishanede yaşamını sürdüremez raporu olanlar dahi tahliye edilmemektedir. Garibe Gezer adlı devrimci kadın tutsağı aylarca işkence, taciz ve tecavüze tabi tutarak intihara sürüklediler.
Türkiye ve Kürdistan’dan, İran’a, Filistin’den Almanya’ya ve dünyanın her yerinde tüm ağır koşulara rağmen erkek-devlet egemenliğine ve her türlü haksızlığa karşı direnen kadın tutsakların ve tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.
Faşist diktatörlüğün tecrit saldırısına, hak gasplarına, işkencelerine karşı onurluca direnen devrimci kadın tutsakları daha fazla sahiplenelim, mektup, kart vb. yazarak hücrelerine konuk olalım.
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
Kadınlar: 8 Mart’ta Greve, Alanlara, Özgürleşmeye!
Hasta Tutsak Kadınlar Derhal Serbest Bırakılsın!