En genel hatlarıyla parti cepheler toplamıdır. Her ne kadar farklı işlevler, coğrafik koşullar vb. söz konusu cephelerin görev alanlarını belirlese de, yine de bu farklı cephelerin tek bir kanala aktığı, dolayısıyla güçlü bir eşgüdüm ve koordinasyon, devrimci dayanışma olmadan etkili, bütünlüklü bir parti çalışması ortaya konamayacağı çok açık.
Bu gerçeklik, görev ve sorumluluk alanı bakımından aynı bölgede faaliyette olan değişik cepheler içinse, bir niyet olmaktan ziyade, zorunluluktur. Aynı alanda faaliyette bulunan değişik cephelerin çalışmalarını organize ederken kesimcilikten uzak, diğer cephe veya cephelerin ihtiyaçlarını sürekli akılda tutan, kendi faaliyet bütünlüğü içerisinde farklı cephelerin ihtiyaçlarına nasıl katkıda bulunabileceği, ortaya çıkan, çıkabilecek olanaklara bir de diğer cephenin ihtiyaçları bütünlüğünde bakmak komünist bir partide, her devrimci öznede doğallaşan düşünüş ve hareket tarzı olmak zorunda.
Avrupa çalışmalarının salt sadece alana dair görevlerle yüklü olmadığı, aynı zamanda gerek Türkiye ve Kürdistan’daki mücadelenin ideolojik, politik ve örgütsel değişik ihtiyaçlarının karşılanması olduğu kadar, toplam içerisinde –ölümsüzlerimiz, gazilerimiz ve tutsaklarımıza sahip çıkmak gibi- ideolojik yanı güçlü görevler bütünlüğü de onu sarıp sarmalamakta. Buradan doğru yeni bir 18 Mart Uluslararası politik tutsaklarla dayanışma gününe yaklaşırken, en genel hatlarıyla devrimci tutsakların çok değişik biçimlerde sahiplenilmesi görevleri, önümüzdeki yakın dönemde tüm kolektiflerin ve etkin kolektif bireylerin çalışma planları içerinde yerini almalıdır.
Bu alana dair faaliyet yürüten Tutsakların Sesi Platformu’nun (TSP) 18 Mart ve öngünlerinde gerçekleştireceği eylem ve etkinliklere dair her kolektifin ve kolektif bireylerin devrimci görevler çıkarması önemlidir. Tutsaklarımıza sahip çıkmak gibi önemli bir ideolojik görev yükü doğal olarak parti bütününün de temel sorumlulukları arasında olması gerekir. Faşist rejimin hapishanelere yönelik politikasının devrimci tutsakların iradesini kırarak teslim almayı hedeflediği, bunun için hak gasplarının sürdüğü ve daha da derinleştirildiği, tutsakların ihtiyaçlarının karşılanmadığı, kendi olanaklarıyla kantinlerden fahiş fiyatlarla aldıkları hijyen ve gıda maddelerinin, giysilerin koğuş baskınlarıyla kullanılamaz hale getirildiği bir durumda, devrimci tutsakların her türlü sorunlarını gündemde tutmak, mali ve politik dayanışmayı örgütlemek tüm kolektiflerin görevleri arasında olmak durumunda.
Hasta tutsakların tedavilerinin engellendiği, tedaviye gidiş gelişlerin işkenceye dönüştürüldüğü, ağız içi ve çıplak aramanın, kelepçeli muayenenin dayatıldığı ve tutsakların bu insan onurunu zedeleyen saldırılara karşı baş eğmez direnişi sürekli kıldığı bir ortamda, onları yalnız bırakmak bir yana, tutsakları sahiplenme çalışmamızın daha da güçlendirilmesi gerekmektedir.
Bir 18 Mart’ı daha karşılarken faşist şeflik rejiminin tutsaklarla dayanışmayı engellemek için saldırılarını yeni bir boyuta taşıdığı günümüzde politik tutsaklar üzerinde yoğunlaştırılan tecrit saldırısına karşı sokakları hedefleyecek eylem takvimleri ortaya koymak, örgütlü-örgütsüz kitlelerden bir mektup veya kartla tutsakların hücrelerine konuk olmalarını istemek, temel ihtiyaçlarının faşizm tarafından bir işkenceye dönüştürüldüğü durumda, tutsakların ihtiyaçlarının karşılanması için katkılar örgütlemek, bu alanda çalışma yürütebilecek çevre-çeperin örgütlü hale getirilmesi için örgütsel planlar çıkarmak, tutsaklarla enternasyonal dayanışmayı örgütlemede çıtayı bir adım daha yükseltmek, onları tutsak örgütlerin, sendikaların, siyasi partilerin gündemi haline getirmek güncel devrimci görevlerdir.
Kaynak: Atılım Avrupa / Perspektif*